Şair Evlenmesi - 1. Fıkra by brahim nas Lyrics
[MÜŞTAK BEY]
Hele bu akşam güvey giriyorum ya... Bereket versin ki bu gün nikâhım kıyıldı. Yoksa, aşk ilke, telâşımdan az kaldı nikâhsız güveyi girecektim.
[HİKMET EFENDİ]
Hiç öyle şey olur mu?
[MÜŞTAK BEY]
Neye olmaz; buna âşık evlenmesi derler.
[HİKMET EFENDİ]
Acayip...
[MÜŞTAK BEY]
Öyle ya, aşk ve muhabbetsiz evlenen, geçinebilirse aşk olsun! Ya ben Kumru Hanım'ı neye alıyorum; ancak sevgilim olduğu için... Ne dersin, şunu delice sevdiğime akıllılık etmemiş miyim?
[HİKMET EFENDİ]
İhtimaldir.
[MÜŞTAK BEY]
O tazelikte, hüsnü gibi huyu da güzel; Bence her hâlinden memnunumdur. Ah, amma zavallı Kumru'cuğumun karga suratlı büyük hemşiresi olmasa...
[HİKMET EFENDİ]
Gerçek, onun ismi ne idi?
[MÜŞTAK BEY]
Sâkine Hanım değil mi ya? Miskinin adını bile sevmiyorum.
[HİKMET EFENDİ]
Niçin?
[MÜŞTAK BEY]
Bize engel olduğu şöyle dursun, çehre züğürdü olarak kırkbeş yaşına kadar evlerde kaldığından, akıl cihetiyle de iflâsa çıkmış. Hâsılı bir büyük kanburundan başka göze görünür pek bir şeyi yok. Ah, böyle bir baldızım olduğuna âlemden hicab ediyorum.
[HİKMET EFENDİ]
Ne çare, gülü seven, dikenine katlanır.
[MÜŞTAK BEY]
Gel şunu sana vereyim be... Amma nikâhla hâ? Geçinemeyecek ne varmış; ya o akıllanır, ya sen çıldırırsın!
[HİKMET EFENDİ]
Sakın Kumru Hanım'ın yerine onu sana verip bir de dek etmesinler? Âlem bu ya, zira büyük dururken küçüğü kocaya vermek âdet değildir.
[MÜŞTAK BEY]
Yok, bak ben öyle lâtife istemem, lâtife lâtif gerek.
[HİKMET EFENDİ]
Ya sen bana onu lâtife ile peşkeş çekiyorsun ya!
[MÜŞTAK BEY]
Ben, sana onu lâtife ile mi vermek istiyorum; gerçekten a canım!
[HİKMET EFENDİ]
Özrün kabahâtinden büyük.
[MÜŞTAK BEY]
Hiç özür dilemiyorum.
[HİKMET EFENDİ]
Yâ...
[MÜŞTAK BEY]
Ama sus, işte kılavuzum Zibâ Dudu geliyor; galiba benim Kumru'cuğumu getiriyorlar. Haydi, sen selâmlıkta otur. Birazdan yine görüşürüz.
Hele bu akşam güvey giriyorum ya... Bereket versin ki bu gün nikâhım kıyıldı. Yoksa, aşk ilke, telâşımdan az kaldı nikâhsız güveyi girecektim.
[HİKMET EFENDİ]
Hiç öyle şey olur mu?
[MÜŞTAK BEY]
Neye olmaz; buna âşık evlenmesi derler.
[HİKMET EFENDİ]
Acayip...
[MÜŞTAK BEY]
Öyle ya, aşk ve muhabbetsiz evlenen, geçinebilirse aşk olsun! Ya ben Kumru Hanım'ı neye alıyorum; ancak sevgilim olduğu için... Ne dersin, şunu delice sevdiğime akıllılık etmemiş miyim?
[HİKMET EFENDİ]
İhtimaldir.
[MÜŞTAK BEY]
O tazelikte, hüsnü gibi huyu da güzel; Bence her hâlinden memnunumdur. Ah, amma zavallı Kumru'cuğumun karga suratlı büyük hemşiresi olmasa...
[HİKMET EFENDİ]
Gerçek, onun ismi ne idi?
[MÜŞTAK BEY]
Sâkine Hanım değil mi ya? Miskinin adını bile sevmiyorum.
[HİKMET EFENDİ]
Niçin?
[MÜŞTAK BEY]
Bize engel olduğu şöyle dursun, çehre züğürdü olarak kırkbeş yaşına kadar evlerde kaldığından, akıl cihetiyle de iflâsa çıkmış. Hâsılı bir büyük kanburundan başka göze görünür pek bir şeyi yok. Ah, böyle bir baldızım olduğuna âlemden hicab ediyorum.
[HİKMET EFENDİ]
Ne çare, gülü seven, dikenine katlanır.
[MÜŞTAK BEY]
Gel şunu sana vereyim be... Amma nikâhla hâ? Geçinemeyecek ne varmış; ya o akıllanır, ya sen çıldırırsın!
[HİKMET EFENDİ]
Sakın Kumru Hanım'ın yerine onu sana verip bir de dek etmesinler? Âlem bu ya, zira büyük dururken küçüğü kocaya vermek âdet değildir.
[MÜŞTAK BEY]
Yok, bak ben öyle lâtife istemem, lâtife lâtif gerek.
[HİKMET EFENDİ]
Ya sen bana onu lâtife ile peşkeş çekiyorsun ya!
[MÜŞTAK BEY]
Ben, sana onu lâtife ile mi vermek istiyorum; gerçekten a canım!
[HİKMET EFENDİ]
Özrün kabahâtinden büyük.
[MÜŞTAK BEY]
Hiç özür dilemiyorum.
[HİKMET EFENDİ]
Yâ...
[MÜŞTAK BEY]
Ama sus, işte kılavuzum Zibâ Dudu geliyor; galiba benim Kumru'cuğumu getiriyorlar. Haydi, sen selâmlıkta otur. Birazdan yine görüşürüz.