Rubu Tahtaları by Kra Lyrics
["Rubu Tahtaları" için şarkı sözleri]
[Verse 1: İkra]
Riya bu 'kayıp kıta mu' umduğun değil
Nuh'un gemisin de hep kum
Gömülecek bi' kent bul
Uyan dur sanki rüya bu
Gör, yedi tabaka gök kalk yaranı öp!
Içini tütün tabakana dök
Ardına bak bıraktıklarını bağrına bas
Kaybetmeye alışkın adam kazanmaları kaldıramaz
Ve yıllardır, neyim kaldı?
Nesli tükenen arkadaşlığın elinde
Sümbülteberler haykırışları
Artık adıma fatihalar okur cadde taşları
Incir kokan sokaklara çadırlar kur
Bu haydut yıkılsın tam alnının çatından vur
Kaç intihar bu? Aleve çalan zümrüt taşı
Dünyaya geldiğim için ölüm başından dul!
Tamam, zamanı değil. Tamam, git başımdan!
Fesleğenler kurut kaybet 10 yaşında
Keş tıraşı! Gördüm uzun metrajından
Paslı veda vagonları boğuk kadrajımda
Ne ala! Zaman çolak kollarımda
Uyku fışkırıyor damar yollarımdan
Tabut, çivili tahta, biçili kaftan (vah vah)
Sonunu bekle ıstakoz diyarlarında
[Verse 2: Type Wheel]
Okunan sela bu , miğferim delik deşik
Hangi tren garına saklı bavullar, uzaklar
Başıma gelmedik bela ölme doğmadın daha
Belki köküne kadar nasipsizim, kim bilir?
Kahreder şu dakika midemin delinmesi
Bu apartmana çıkılsın derim fakat inilmesin
Hatta karşılaşmayalım alelade caddelerde
Yüzümü gördüğünde tanı beni fakat adım bilinmesin
Olmasan, yine de kalır mıydı kırılmadık cam masa. Hayır hayır!
O kadar iyi tanıyorum kendimi hayır yalan söyledim
Bilmiyorum ben kimim çözemedim
Hala hangi deliğe aitim
Yine de güzel şarkılar söylerim bak
Asabını bozar tutarsız cümleler belki
Zamanla alışırsın hatta belki seversin de
Belki hatırlarsın, belki gülersin de
Bu akşam üzeri başıma gelen belalar
Kapıma düştü ayrılık ne desek boş yokuş boyunca binalar
Kem gözüyle yaşayamadığım hayata küfreder durur
Bana bakıp ahmakça adını lütfeder misin susup
Ben de az düzenbaz değilim hani bakarsan
Ama yine de dinlersin hani olur da bir gün duyarsan
Bilmem kaç defa küfrettim usulca
Tüm kaldırımlar yabancı, kaldırımlar tuhafça
[Verse 1: İkra]
Riya bu 'kayıp kıta mu' umduğun değil
Nuh'un gemisin de hep kum
Gömülecek bi' kent bul
Uyan dur sanki rüya bu
Gör, yedi tabaka gök kalk yaranı öp!
Içini tütün tabakana dök
Ardına bak bıraktıklarını bağrına bas
Kaybetmeye alışkın adam kazanmaları kaldıramaz
Ve yıllardır, neyim kaldı?
Nesli tükenen arkadaşlığın elinde
Sümbülteberler haykırışları
Artık adıma fatihalar okur cadde taşları
Incir kokan sokaklara çadırlar kur
Bu haydut yıkılsın tam alnının çatından vur
Kaç intihar bu? Aleve çalan zümrüt taşı
Dünyaya geldiğim için ölüm başından dul!
Tamam, zamanı değil. Tamam, git başımdan!
Fesleğenler kurut kaybet 10 yaşında
Keş tıraşı! Gördüm uzun metrajından
Paslı veda vagonları boğuk kadrajımda
Ne ala! Zaman çolak kollarımda
Uyku fışkırıyor damar yollarımdan
Tabut, çivili tahta, biçili kaftan (vah vah)
Sonunu bekle ıstakoz diyarlarında
[Verse 2: Type Wheel]
Okunan sela bu , miğferim delik deşik
Hangi tren garına saklı bavullar, uzaklar
Başıma gelmedik bela ölme doğmadın daha
Belki köküne kadar nasipsizim, kim bilir?
Kahreder şu dakika midemin delinmesi
Bu apartmana çıkılsın derim fakat inilmesin
Hatta karşılaşmayalım alelade caddelerde
Yüzümü gördüğünde tanı beni fakat adım bilinmesin
Olmasan, yine de kalır mıydı kırılmadık cam masa. Hayır hayır!
O kadar iyi tanıyorum kendimi hayır yalan söyledim
Bilmiyorum ben kimim çözemedim
Hala hangi deliğe aitim
Yine de güzel şarkılar söylerim bak
Asabını bozar tutarsız cümleler belki
Zamanla alışırsın hatta belki seversin de
Belki hatırlarsın, belki gülersin de
Bu akşam üzeri başıma gelen belalar
Kapıma düştü ayrılık ne desek boş yokuş boyunca binalar
Kem gözüyle yaşayamadığım hayata küfreder durur
Bana bakıp ahmakça adını lütfeder misin susup
Ben de az düzenbaz değilim hani bakarsan
Ama yine de dinlersin hani olur da bir gün duyarsan
Bilmem kaç defa küfrettim usulca
Tüm kaldırımlar yabancı, kaldırımlar tuhafça